Mazars Denge CEO/SUSTAINABILITY AMBASSADOR

Başarılı Girişimciliğin Anahtarı Mentorluk

Girişimcilik, Yazılarım - Dr. İzel Levi Coşkun - Ocak 29, 2013

Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı Duygu Eren bu hafta girişimcilere mentorluk yapan bir şirketin genel müdürünü konuk ediyor.
Röportaj / Duygu Eren*

Girişimcilik, önce bir fikir ve hayalle başlıyor sonrasında bu fikirlerin üzerine sağlam temeller çıkmak gerekiyor. Bu temel kimi zaman risklerin iyi yönetimi, kimi zaman girişimcinin başarılı kişilerden mentorluk alması ve bütün bunlarla beraber doğru bir şekilde ilerlemesi anlamına geliyor. İşte bu girişimcilik yolculuğunda bazı insanlar var ki, kendilerini girişimci olmak isteyen kişilere yol göstermeye ve girişimcilik bilincini aşılamaya adamışlar. Girişimcinin nasıl başarılı olacağını, nelerden sakınması gerektiğini kendi işlerini bir kenara koyup okullarda, konferanslarda anlatıyorlar. Girişimciliğin içindeki sosyal girişimciler olarak yol almaktalar. Bugün röportajını okuyacağınız Mazars Denge Yeminli Mali Müşavirliğin genel müdürü İzel Levi Coşkun böyle bir kişi. Şimdi, bugüne kadar girişimcilik adına yaptıklarını anlatması için sizi İzel Levi Coşkun’un röportajıyla baş başa bırakıyorum.

Eğitiminiz ve özgeçmişinizi öğrenebilir miyiz?

İstanbul Üniversitesi’nde İngilizce İşletme okudum. University of Illinois’te MBA yaptım. 2002’den beri üyesi olduğum Tügiad ( Türkiye Genç İşadamları Derneği) içerisinde Marmara Üniversitesi ile birlikte gerçekleştirilen “üniversite sanayici işbirliği” kapsamında 8 yıldır girişimcilik dersleri veriyorum. 2007’den itibaren ise Marmara Üniversitesi’nde doktoraya devam ediyorum. Arada da sürdürülebilirlik konusu ile ilgili tezimi yazıyorum. İş hayatına, 1991 yılında Astel Kağıtçılık’ta ön muhasebe elemanı olarak başladım. Devam eden üniversite yıllarında şirketimiz Denge adına firmaların muhasebelerini tuttum. Daha sonra ise audit departmanında görev aldım. 2000 – 2001 arasında Mazars’ın merkez ofisinde çalıştım. Türkiye’ye döndüğümde ise önce audit sonra da vergi departmanında görev aldım. 2006’da iç denetim birimini kurdum. 2007’de uluslararası partner oldum. 2010 yılından beri şirketin genel müdürüyüm.

Marmara Üniversitesi içerisinde verdiğiniz girişimcilik derslerinin hedefi neydi?

2004 – 2012 yılları arasında haftada bir gün Marmara Üniversitesi’ndeki Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bölümü Yüksek Lisans öğrencilerine hazırladığımız program dahilinde girişimcilik dersleri verdim. Amacımız, girişimcinin aldığı riskleri gerçek hayattan örnekler vererek daha organize hale getirmekti. Burada, birkaç farklı hedefimiz vardı. İlk hedefimiz, olarak öğrencilerin ben de yapabilirim algısını oluşturmaktı. Bunun için Türkiye’den başarılı girişimcileri konuşmacı olarak getirdik. İkinci hedefimiz, girişimcilerin risklerini minimize etmelerine yardımcı olmaktı. Girişimci, fizibilite çalışması yapmalı. İş planı, pazarlama planı nasıl yapılır bunları bilmeli. Şirket nasıl kurulur, fikri sınai mülkiyet nasıl korunur bunları öğrenmeli. Biz de bunları anlattık. Son bir hedefimiz ise, gerçek hayatta karşılaşabilecekleri zorluklara öğrencileri hazırlamaktı. Günlük hayatlarında da karşılaştıkları ancak öğrenmeleri gereken şeyler var. Örneğin, söz verip yapmazlarsa başlarına ne gelir, teslim zamanını geçirmeden bir iş nasıl teslim edilir veya teklif nasıl hazırlanır gibi.

Bu hedeflerle beraber girişimci için neler önemli?

Bütün bu koyduğumuz hedefler girişimciyi gerçek hayata hazırlıyor. Bunlarla beraber girişimcinin özgüveni çok önemli. Kendilerini tanımaları gerekli. Öğrencilerin düşünmelerini ve kendi muhakeme yeteneklerini kullamasını istiyorum. Dinledikleri konuşmacılarda, yaptıkları işlerde kendi doğrularını oluşturmayı becerebilmelerini istiyorum.

Girişimlerde yaratıcılık çok önemli. Yaratıcı olunmadan girişimci olunmuyor. Ayrıca, kurumsal sürdürülebilirlik de bana göre bu noktada çok öne çıkıyor. Bütün bu konuları girişimci beraber ele alabilmeli. En azından bu konuların bilincinde olmalı. Girişimci, oluşturduğu projelerde bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılama kapasitelerinden ödün vermeyecek şekilde iş modeli oluşturmalı. Kısacası, bir işi oluştururken ve ekonomik kazanımlar elde ederken sosyal ve çevresel faktörleri de ele alarak girişimler oluşturulmalı.

Sizce, girişimci olunur mu doğulur mu?

Bazı yetenekler doğuştan gelir ancak yeteneklerin geliştirilebilecek olduğuna ve arttırılabildiğine inanıyorum. Herkes girişimci olamaz ama herkes girişimci olmayı deneyebilir. O denemenin, ve karşılığında oluşacak olumlu ya da olumsuz tecrübenin insana büyük katkısı olduğuna inanıyorum.

Türkiye’deki girişimcilik ekosistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ekosistemde daha alınacak çok yol var. İşbirliği gerekli. Devletin, üniversitelerin ve özel sektörün katkısı lazım. Bu mekanizmalar ortak hedefler belirlemeli ve hep beraber çalışmalı . İnsanların hatası Silikon Vadisini burada yaratmaya çalışmak. Ancak, her ülkenin kendine has dinamikleri var ve bu doğrultuda hareket etmesi gerekiyor. Girişimcilik eğitimi sadece üniversitelerden beklenmemeli, eğer girişimci yetiştirmek gibi bir hedef varsa bu hedefe ulaşabilmek için eğitimin daha erken safhalarında bu konuya ağrılık verilmeli. Çocukları ortaokul, lise seviyelerinde girişimci olmaya teşvik edilecek dersler konmalı. Türkiye’de şu an için girişimcilerin imkanları çok geniş değil. Bu yüzden Kosgeb benzeri başka kurumların da destek vermesi ya da girişimcilik ekosistemine katkıda bulunacak Türkiye’ye has başka faydalı modeller geliştirilmeli. Kanunlar girişimcileri ve girişimleri desteklemeli. Bankaların girişimciye nasıl davranmalarını gerektiğini bildiklerinden emin değilim. Diğer taraftan, girişimci yeni bir değer yaratmalı. İki plaka alıp taksicilik yapan elbette ki girişimci değil ama örneğin mobil taksi çağrı merkezi kuran biri girişimci olabilir. Girişimcinin istekli olması girişimlerde çok önemli. Dünyadaki iyi örnekleri araştırmalı ve bunlardan danışmanlık almalı. Türkiye’de nasıl model oluşturulacağı konusunda işbirliği yapılmalı. Sadece, İstanbul merkezli olmayarak da çok yol kat edilebilir.

Mazars Denge olarak girişimciliğe yaptığınız katkılar nelerdir?

Türkiye’de kendi sektörümüzdeki en inovatif şirketlerden biri olduğumuzu söyleyebilirim. Bu yüzden sadece kendimiz geliştirerek kullandığımız programlar değil, müşteriye olan yaklaşımımız ve iş süreçlerimizde de inovatif olmak için büyük çaba sarf ediyoruz. Sektörümüzdeki gelişimin sadece İstanbul’da değil, ülke çapında olabilmesi için yeni ofisler açıyoruz. Hali hazırdaki sistemlere nasıl katma değer yaratırız ve daha iyi bir hizmeti farklı bölgelerde nasıl tasarlarızın peşindeyiz. Türk Ticaret Kanunu çıktığında Tügiad üyesi olan Ayşe Can Bayraktar ile beraber, biz de bir girişimcilik macerasına atılarak ‘Denge Akademi’yi kurduk. Kendi muhasebe bilgimizi, Rotal Digital ve Kavrakoğlu firmalarının yazılım bilgisiyle birleştirip, Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmeden KOBİ TFRS adı altında, uzaktan erişimi mümkün olan ve Uluslar arası Muhasebe Standarlarına göre finansal tabloların nasıl hazırlandığını öğreten bir E-Learning programı yazdık ve pazara sunduk. Kanun çıkana kadar satışlarımız gayet iyi gitti. Ancak kanun yürürlüğe girip de Uluslar arası Standartlar yerine Vergi Usul Kanunu’na geri dönüş olunca ne yazık ki pazarımız daraldı. Yabancı yatırımın bu kadar çok olduğu bir dönemde uluslar arası finansal raporlama standartlarının her halukarda bilinmesi gerekecek. Dolayısı ile programımızın sektörümüze uzun vadede büyük katkı yaratacağı inancındayız.

Girişimlerden marka nasıl doğar?

Açıkçası, bu uzun bir süreç. Türkiye’nin ileride daha birçok markası olacak ancak bu kuşaklararası geçiş ve kurumsallaşmayla olacak. Markanın temelinde farklılaşma yatar. Biz bunu sembollerle, verdiğimiz sözlerle yaparız. Bunun gerçekleşebilmesi için bir altyapısının oluşması gerekli. Türkiye’nin markası dediğimizde beklenti markanın uluslar arası pazarlarda duyulabilmesi, algıda seçicilik yaratmasıdır. Bunun için markanın arkasındaki bütün sistemin çok iyi çalışması gerekir. Kurumsal olmadan bu mümkün değil. Bütün bunlar ise zaman alıyor. Benim tavsiyem; bir girişimcinin böyle bir niyeti var ise baştan girişimini böyle kurmalı. Muhasebesinden pazarlamaya, firma kültüründen iç kontrol sistemine kadar böyle oluşturmalı.

Başarılı girişimci nasıl olunur?

Bana göre başarı sadece para kazanmak demek değildir. Hedef; fayda yaratmaktır. Bir girişim ekonomik olarak ölçülemese dahi fayda yaratıyorsa o girişimci de buna bağlı olarak başarılıdır. Bir girişimci başarılı olmak için önce kendi olmalıdır. Taklit etmek veya birisi gibi olmayı istemek girişimciye yakışmaz. Girişimci başkalarına benzeyerek bir şey yapmamalı.

Türkiye’de girişimcilik kültürü nasıldı şimdi nasıl?

Türkiye’nin girişimcilik potansiyeli çok yüksek. Girişimciliğin temelinde yaratıcılık var. Einstein’nın tanımıyla yaratıcılık bir kombinasyon oyunudur. Yani, bir araya gelmemesi beklenen şeylerin bir araya gelmesidir. Bizim topraklarımızdan birçok medeniyet geçtiği için, insanlarımız girişimci olmaya daha yatkın ve daha yaratıcılar. Bir takım kaynakların kıtlığı da yaratıcılığımıza etken. Geçmişte kapalı bir ekonomi iken şimdi daha açığız. İş hayatındaki sınırların kalkması ile yerli ve yabancı firmalar arasındaki etkileşim ve iş birlikleri de artmakta. Firmalarda ise ikinci kuşaklar işin başına geçiyor. Bu ikinci kuşakların daha açık görüşlü ve özellikle uluslar arası işler yapmaya daha yatkın olduklarını düşünüyorum. Bir dönem sonra bu işbirlikleri Türkiye’yi daha iyi yerlere götürecek.

Girişimciler için muhasebe ne kadar önemli?

Muhasebede ciddi sorun var. Türkiye’de muhasebe vergi usul kanununa göre tutuluyor. Bunun amacı verginin toplanması, muhasebenin amacı ise oluşturulan finansal tablolar vasıtası ile ileriye ışık tutmak. Girişimci muhasebenin şu haliyle ileriyi göremiyor. Muhasebede raporlama çok önemli. Veri çok önemli. Daha tahsil edilmemiş paraların vergilerini ödemek girişimcinin ağırına gidiyor. İş planı oluşturulurken, fizibilite yapılırken girişimci nakit akımını iyi düşünmeli. Bu dünyanın her yerinde aşağı yukarı aynı ama
girişimci, hem muhasebeci, finans, insan kaynakları ve yönetim hepsinden anlamak zorunda kalıyor. Dolayısı ile iyi bir ekip kuran girişimci diğerleri ile karşılaştırıldığında en az bir adımönde başlamış oluyor.

Girişimci neden başarısız olur?

Girişimcilik o kişiye uygun olmayabilir. Finansal, çevresel zorluk yaşayabilir, pazarda sorun olabilir. Başarısızlığın birçok sebebi olabilir. Başarılı olan çok az bir yüzde var zaten.

Girişimcinin alması gereken eğitimler nedir?

Girişimci, iş planı, iş modeli ve fizibilite nasıl yapılırı bilmeli. Finansal ve muhasebe konularında bilgi sahibi olmalı. Etkin sunum tekniklerini öğrenmesi çok önem arz eder. Kendi çalışanlarına karşı da tedarikçilere karşı da bazı şeyleri bilmesi gerekli ve bütün bunlar hayatta tecrübe ve bir ders. Bütün bunların dışında girişimciliğin reçetesi yok.

Girişimcilere verdiğiniz destekler nelerdir?

Verdiğim derslerin yanı sıra Endeavor danışma kurulu üyesiyim. Endeavor’un yönlendirdiği girişimcilere finans, pazarlama, stratejik danışmanlık konularında yardımcı oluyorum. İş yapabilecekleri, fayda sağlayabilecekleri kişilerle tanıştırıyorum. Girişimci seçimlerinde birçok kez jürilik görevi yaptım.

Email: icoskun@mazarsdenge.com.tr
Website: www.mazarsdenge.com.tr

* Bu makale Sabah Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Bu yazıyı paylaş

Yorum yok

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Instagram

No images found!
Try some other hashtag or username