Mazars Denge CEO/SUSTAINABILITY AMBASSADOR

Hedefi Baştan Koymak Gerekir

Haberler - Dr. İzel Levi Coşkun - Kasım 1, 2012

Tolga Tuna :Türkiye’de girişimcilik ekosistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce girişimciliğin gelişiminin önünde duran sorunlar nelerdir? Ayrıca pozitif yönler nelerdir?

İzel Levi Coşkun :Girişimcilik ekosistemi dendiği zaman kültürden, liderliğe, sermaye piyasalarından, üniversitelerin ve devletin girişimciliğe yaklaşımına kadar pek çok faktörün karmaşık bir şekilde birbiri ile etkileşim halinde olması gerekiyor. Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini değerlendirmek için işe önce doğru sorular ile başlamakta fayda görüyorum. Aslında Babson Universitesi’nden Prof. Daniel Isenberg’in konu ile ilgili bir soru reçetesi var :

Halk Liderleri:

– Girişimlerin ya da girişimcilerin güçlü savunucuları mı?
– Kapılarını girişimcilere ya da girişimcilere destek olanlara açıyorlar mı?

Devlet:

– Girişimcilik ile ilgili etkin kurumlar oluşturuyor mu? (araştırma kurumları, uluslar arası ilişkiler, kamu ya da özel sektör diyalog platformları)
– Girişimciliğin önündeki yapısal engelleri kaldırıyor mu? (şirket kuruluşları, vergi avantajları vb)

Kültür:

– Kültürümüz genel olarak dürüst hataları, risk almayı, saygın başarısızlıkları, muhalif düşünceleri tolere edebiliyor mu?
– Girişimciliği saygın bir meşgale olarak görüyor mu?

Mevcut başarı hikayeleri:

– Gençleri ve girişimci olmak isteyenleri teşvik ediyor mu?
– Onlara ben de yapabilirim dedirtebiliyor mu?

Yeterince bilgili insanlar:

– Sistem, organizasyon, kontrol yapıları kurma konusunda tecrübe sahibi yetkin kişiler mevcut mu?
– Bu kişilerin profesyonel yönetim kurulu üyeliği ya da danışmanlık tecrübeleri var mı?

Sermaye kaynakları:

– Satış öncesi aşamasındaki şirketlere sermaye sağlayabilecek kaynaklar mevcut mu?
– Bu kaynaklar aynı zamanda mentorluk ya da parasal olmayan katkılarda da (çevre sağlamak gibi) bulunabiliyor mu?

Eğitim kurumları:

– Lise ve üniversite öğrencilerine finansal eğitim ve girişimcilik eğitimi sağlanıyor mu?
– Eğitmenlerine girişimlere ortak olma imkanı tanıyor mu?

Kamusal altyapı:

– Ulaşım (havayolu, karayolu, tren yolu, deniz ulaşımı) yeterli mi?
– İletişim (dijital, mobil, geniş-bant) yeterli mi?

Coğrafi bölgeler:

– Yüksek potansiyele sahip ve hızlı büyüyen girişimlere yönelik coğrafi bölgeler var mı?
– Bu coğrafi bölgeler üniversitelere, mesleki eğitim veren kurumlara, tedarikçilere, danışmanlık yapan firmalara ve iş derneklerine yakın mı?

Resmi gayri resmi gruplar:

– Ülkedeki ya da herhangi bir bölgedeki girişimcileri diasporada özellikle yüksek başarılı girişimcilerle bağını kurabilecek gruplar mevcut mu?
– Bu gruplar girişimcileri yeni girişimcilerle ya da uluslar arası firmaların yerel ofisleri ile irtibata geçirebiliyor mu?

Danışmanlar:

– Girişimcilere destek olabilecek, avukatlar, müşavirler, pazarlama danışmanları ya da teknik danışmanlar mevcut mu?

Yerel potansiyel müşteriler:

– Özellikle yeni ürün ya da hizmetler konusunda geri bildirim vermeye hazır potansiyel yerel müşteriler mevcut mu?
– Bu müşteriler genç ve hızlı büyüyen tedarikçilere nakit akışını dengeleyebilmeleri açısından ödeme koşullarında esnek davranabiliyor mu?

Aslında Türkiye’deki girişimcilik ekosistemi açısından yukarıdaki soruları gözden geçirdiğimiz zaman bize tam bir tablo sunduğunu, eksiklik ve engelleri direkt olarak gösterdiğini söyleyebilirim.

Son 10 yıl içinde ülkemizde yukarıda bahsi geçen konularda birçok ilerleme olduğunu söyleyebilirim. Bunların en sonuncusu da 29.6.2012’de Resmi Gazete’de yayınlanan ve melek yatırımcılara yatırımlarında bir takım vergi muafiyetleri getiren 6327 No’lu kanun… Tabi ülkemizde bu gelişmeler sağlanırken diğer ülkelerin de neler yaptığını ne kadar ilerlediğini takip etmemiz lazım. Örnek olarak özellikle Rwanda’da birkaç yıl içinde girişimcilik ekosistemindeki gelişim takdiri kesinlikle hak ediyor. Gelişim her yerde var ama biz bu gelişimin önünde mi kalıyoruz yoksa hızımız yeterli değil de arkasında mı kalıyoruz bunu iyi irdelemek lazım.

Ancak yine de 2 konuya dikkat çekmek istiyorum. Bunlardan birincisi girişimcilik ekosisteminin geliştirilebilmesi için devletin, üniversitelerin ve özel sektörün bir araya gelerek, takip edilecek politikanın ve ulaşılacak hedeflerin net olarak belirlenmesi gerekiyor. Ben Türkiye’de bu konuda henüz tam ve etkin bir model oluşturulduğunu düşünmüyorum.

2. Si ise yine yukarıda bahsi geçen unsurların arasındaki ilişkilerin örülmesi ve hepsinin verimli bir halde çalışarak girişimcilere uygun bir ortam sağlanması zaman alacaktır. Kurumların burada işbirliği içinde olması ve bu işin patronu ben olacağım gibi bir mücadelenin içine girmekten ziyade işbirliği içinde hareket etmeleri çok önemli.

Tolga Tuna :Türkiye’den çıkan bir girişimin, uluslararası arenada rekabet eden bir markaya dönüşümü için sizce neler gerekiyor?

İzel Levi Coşkun :Bunun tek bir formülü olduğunu düşünmüyorum. Ancak bence uluslararası bir marka olmak için daha şirketi kurarken bu hedefi baştan koymak gerekiyor. Dediğim gibi bunun tek bir formülü olmasa da uluslar arası olabilmek için bir takım işbirlikleri, bir takım ortaklıklar yapmak lazım. Bunun için de sizi gelecekte bu networkü sağlayacak kişi ve organizasyonlarla bir araya getirecek ilişki ağlarını baştan kurmaya çalışmak zamanı geldiğinde girişimcinin işini kolaylaştıracaktır. Tabi ortaklık kurabilmek için firma kültürünün en azından belli bir seviyede olması ve işletmenin kurumsallaşmaya açık olması da önem arz ediyor.

Uluslararası arenada rekabet edecek markaların 3 ana konuya, yeterli finansal kaynağa, uzaktan yönetebilecek kapasiteye ve ürün ya da hizmet sunacağı pazardaki rekabet koşullarından kanuni gerekliliklere kadar dersini çok öğrenmeye ihtiyacı olduğunu da eklemekte fayda var.

Tolga Tuna :Girişimin markaya dönüşümü yolculuğunda, sizce Türkiye’de girişimcilerin yaptığı hatalar nelerdir?

İzel Levi Coşkun :Bu soruyu 2’ye bölersek, fikrin işe yeni dönüştüğü başlangıç aşamasında girişimciler son yıllarda daha bilinçli hareket ediyor olsalar da yararlanılabilecek imkanlar konusunda yeterince araştırma yapmadıklarını düşünüyorum. Araştırma konularının birincisi rekabet diğeri de finansal imkanlar. İş fikirleri konusunda nasıl bir rekabet ortamı olduğunu ve bu rekabetin ileride nasıl şekillenebileceğini yeterince dikkate almıyorlar. Finansal destek ise genelde aileden sağlanıyor ancak artık KOSGEB haricinde de birçok finansal destek aracı mevcut. Ayrıca günümüzde girişimcilik eğitimleri hızla artıyor. Bu eğitimlerden faydalanmanın mesela iş planı hazırlamayı öğrenmenin riski daha organize hale getirerek girişimcilik yolculuğunda ciddi bir avantaj sağlayacağı inancındayım.

Gelişim esnasında olan markalaşmaya başlayan girişimler için ise kurumsallaşma girişimci tarafından hep bir yavaşlatıcı unsur, girişimciliğin karşısında bir engel olarak algılanıyor. Hesap verebilirlik, şeffaflık, adil yönetim, sorumluluk gibi ilkelere yeterince önem verilmiyor. Firma çok büyüyüp kontrolden çıkınca da iş işten geçmiş oluyor ve zorluklarla karşılaşılabiliyor. Bir de danışman kullanma tarafında zayıfız. Biraz da marka olmaya başlamış bir girişimci her şeyi bildiğini zannetmeye başlıyor ve danışmana verilen ücretler girişimcilere zul gibi geliyor. Tabi burada doğru danışman ile çalışmak çok önemli ama danışmanlık almaya önyargılı olarak yaklaşmamak gerekli.

Tolga Tuna :Siz kendi markanızı, globale taşırken yaşadığınız süreçleri kısaca anlatır mısınız.

İzel Levi Coşkun :Şirketimizin kuruluğu 1977’ye dayanıyor. 10 yıllık bir sektör tecrübesinden sonra uluslar arası bir ortaklığın gerekliliğine inandık. Bunun için önce PKF adında bir marka ile ortaklık yapmaya çalıştık. Bir süre sonra yürümeyince Mazars ile ortak olma kararı aldık. 1. Ortaklığımız bize neler yapmamız gerektiğini ve bir ortaklıktan neler beklememiz gerektiğini çok net olarak öğretti. İlk tecrübemizin 2. Ortaklığımızın başarıya ulaşmasında büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.

Tolga Tuna :Eklemek istedikleriniz varsa lütfen belirtiniz…

İzel Levi Coşkun :Sürdürülebilirlik konusunun girişimciler için ileri de daha da önem kazanacağını düşünüyorum. İş modellerinin temelinde sürdürülebilirliğin ana unsurları olan kurumsal yönetişim, çevresel etki ve sosyal etki faktörlerini ele alan, buna göre hareket eden girişimcilerin sayısının artacağına ve başarılarının da uzun vadeli olacağı inancındayım. Bu yüzden yeni girişim planları olanların bu konuya hassasiyetle yaklaşmalarını ve sürdürülebilirlik konusunda oluşabilecek yeni iş imkanlarını da değerlendirmelerini tavsiye ederim.

Email: icoskun@mazarsdenge.com.tr
Website: www.mazarsdenge.com.tr

* Bu makale Campaign Türkiye Dergisi’nde yayınlanmıştır.

Bu yazıyı paylaş

Yorum yok

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Instagram

No images found!
Try some other hashtag or username